Gerrard Thomas Dean

Aile Hayatı

Gerrard Thomas Dean 1965 yılında Amerika aşığı, motor sever bir babanın tanıştığı kadınla beraber evsiz bir şekilde gezdikleri yaşamlarında Amerika’nın New Hampshire eyaletine bağlı Portsmouth bölgesinde doğmuştur. Evlatları dünyaya geldiğinde “Burası artık bizim evimiz” demesinin ardından Portsmouth’da (bkz) yerleşik hayata geçtiler.

Gençlik Yılları

Burada ilkokul ve lise yıllarını geçiren Gerrard, sınıfındaki insanlarla çok iyi geçinemediği için sürekli olarak sınıf değiştirmek zorunda kaldı. Akranlarıyla yaşadığı anlaşmazlık kendinden büyük olanlar için de geçerliydi. Ailesinden midir bilinmez bir şekilde bu yapısı gereği arkadaş edinme konusunda hep sıkıntı çeken Gerrard genelde mahallede hep kavga gürültülü bir çocukluk ve gençlik geçirdi. Dayak atmayı öğrendiği kadar nasıl dayak yeneceğini de öğrenmişti. Gerrard genç yaşta babasını kaybettikten sonra evi geçindirmek için çalışmak zorunda kaldı. Babasından geri kalan motoru satıp Alzheimer hastalığına yakalanan annesini huzur evine yatırdıktan sonra tek bir çanta hazırlayıp Erie’ye çalışmaya gitti.

Erie’de Geçen Günler

Erie’nin sıcak ortamını çok seven Gerrard, burayı Portsmouth’a benzetmesinden ötürü çok fazla yabancılık çekmedi. Hızlı bir alışma süreci geçirdikten sonra fabrikada bir işe girdi. Geceleri ortamlardan uzak kalamayan Gerrard burada bir bar kavgasına karışacaktı. Sürekli gittiği barda samimi olduğu barmene laf atılınca gözü dönen Gerrard, adamın kafasına elindeki bira bardağını patlatmıştı. Olay yerinden hemen uzaklaşarak kaçtı.

Aşk Hayatı

Barmen kızla bu olay sonrası daha da samimileşti. Bir süre takıldıktan sonra flörtleşme süreçleri başladı, yaklaşık bir yıl kadar böyle zaman geçirdikten sonra kafasında evlenme hayalleri kurmaya başlayan Gerrard yavaştan yüzük için para biriktirmeye bile başlamıştı. Bir akşamüstü işe giderken ara sokaktan kestirme yolu kullanan Sophie’nin karşısına bir adam çıkıverdi. Kafasındaki kapşonuyla yüzü neredeyse görünmeyecek halde olan adam kolundan tutup kendine doğru çekip bıçaklamaya başladı. Olay yerine yıkılan Sophie 23 yerinden bıçaklanmıştı. Olayın haberini sabah alan Gerrard koşarak hastahaneye gitti. Gitmesiyle yıkılması bir olacaktı çünkü Sophie daha olay yerindeyken canından olmuştu. Morgda bir süre Sophie’ye bakan Gerrard olayı araştırmak üzere olayın olduğu yere gitti. Ara sokakta yerdeki beyaz tebeşirle çizilen Sophie silüetine baktıkça canı yanıyordu.

İntikam

Hüzünden eğdiği kafasını yavaşça yukarıya doğru kaldırdı. Sokağın en sonunda göz ucuyla bir anda kafasını çeken kapşonlu bir insan gördü. Arkasına koşturmaya başlayan Gerrard adamın yüzünü görebileceği bir açıdan adamın motora binişini gördü. Başından aşağıya karasular inmişti. Bir yıl önce barda kafasında şişe patlattığı o insandı. Yüzündeki yara izlerinden belliydi o olduğu. Bu andan sonra Erie artık onun için cehennem olmaya başladı. Kafasındaki tek düşünce o adama yapacaklarıydı. Hiç bu kadar nefret içerisinde bulunmayan Gerrard bu hislerin içinde kaybolmaya başladı. Kafasında planları kurmuştu. Bir yerde yakalayıp işini bitirecekti. Olaydan sonra Sophie’nin de bardan ayrılmasından dolayı bir daha hiç gitmedikleri o bara takılmaya başladı. En köşede oturup avını gözlüyordu sadece. Bu olay onun için gelişigüzel olmamalıydı. Her şeyi planlayıp yapmak zorundaydı, sinirinin onu peşinden sürüklemesini engelleyemiyordu ama bilinçli bir şekilde hareket etmesinin gerektiğinin de farkındaydı. Üç hafta boyunca barda vakit geçirdikten sonra tam vazgeçecekken sonunda o an geldi. Beklediğimiz adam bara giriş yapmıştı. İki saat bekledikten sonra tuvalete yöneldiğini gördü. Sinirlerine hakim olamayıp arkasından gitmeye başladı. Tuvalete girip kapıyı kilitlediği anda kapıya tekme atıp kırdı. Hiç ağzını açtırmadan bıçağı gırtlağına sokup kesti. “Sophie için” diyip 22 yerinden daha bıçakladı. Kapıyı kapatıp hemen üstündeki kapşonluyu çıkarttı ve attı. Hızlı adımlarla tuvaletin yan kapısından barın arkasına hızlıca geçip çıkış yaptı. İçindeki sinir yerini huzura bırakmıştı adeta tığ gibi hafiflemişti. Uzun süre sonra ilk defa bu kadar mutlu bir şekilde yolda yürüyordu.

“Sua Sponte!”

Eve girip eşyalarını topladı ve ilk arabayla Portsmouth’a döndü. Yaşı gereği gelen askerlik zorunluluğundan bu yaşanan olaylardan kurtulmak için kendisine bir çıkış gibi görüp hemen askere katıldı. Uzun saçlarını ilk kestiği zaman olmayacaktı.

Genel anlamda askerliği normal er olarak yapmasına rağmen dönem yoğunluğundan sürekli faal olarak görev aldı. Askerlik döneminde çocukken de çok büyük hayranlık beslediği 75. Korucu Alayı’na seçildi. Askerlik sürecinin başları Gerrard için büyük rahatlıktı. Eski yaşantılarını bir kenara bırakmak için en ideal çıkış yoluydu belki de. İşler her zaman beklediği gibi gitmeyecekti. Takvimler Kasım 1989’u gösteriyordu. Birlik o dönem patlayacak olan Operation Just Cause‘a katılıyordu. Neredeyse tüm Rangers oraya gitmişti. İki önemli operasyonun bir ayağında görev aldı. Paraşüt ile düzenlenen saldırılarda o da görevlendirilmişti. Operasyonda Korucular 1.014ten fazla savaş esiri ve 18.000’den fazla silah ele geçirdi. Ocak ayında tekrar ülkeye geri dönen Gerrard dinlenme süresine geçmişti. Artık kendini askeriyenin bir parçası gibi hissediyordu. 8 Aralık 1991’de 1/75’inci Korucu Alayları Operation Iris Gold doğrultusunda Ali Al Salem havaalanının enkazının üzerine atladı. Güç gösterisi olarak yapılan bu operasyonda hedeflenen görev uçaktan atlama , mayından arındırılmış yolda yürüme, havadan atılan malzemeleri alma ve çıkış alanına yürüdükten sonra araçla çıkarılmasıydı. Yaklaşık 31 Mil yürümeleri gerekiyordu. Operasyonun en zorlu kısmı ise belirlenen rüzgar hızının 10 knottan atlayış sırasında 21 knota çıkmasıydı. Atlayış yapan 500 Ranger’ın 40’dan fazlası düştükleri alandan tahliye edildi. Gerrard atlayış sırasında şanslıydı, çünkü o gün kendi taburundan arkadaşlarının da sakat kaldıklarını gözleriyle gördü. Belki de askerlik kısmı o kadar da gözüyle gördüğü gibi güzel değildi? Hayatın her zaman iyi gitmediğini tekrardan anlamış oldu. Gel gelelim burada başarıyla sonuçlandırdığı operasyon sayesinde madalya ve kol nişanları kazanmıştı. Askeri yaşam onun ne kadar hoşuna gitse de bu hayatın bir sonu olmadığını düşünen Gerrard kafasında artık bu işi bırakmayı düşünmüştür. Taburda da genel anlamda bir bıkkınlık gözlemleniyordu. Bu tükenişin son damlası 1993 yılının Ağustos ayında olacak olan Mogadişu savaşının başlangıcıydı. Ranger’lar kaotik ve açlık çeken ülkeye düzen geçirmeye çalışan Birleşmiş Milletler güçlerine yardım amaçlı olarak Somali’ye konuşlandırıldılar. Delta Force ile beraber gündüz baskını düzenlediler. Burada Carlos kendisinin en yakın silah arkadaşıydı. Ulaşmayı hedefledikleri kısımlara eriştiler fakat planlama ve komuta hataları yüzünden bir cehenneme dönüştü. Ordu, Somalili Milisler tarafından şehir içerisinde tuzağa düşürülmüştü. Bu durum bir çok Amerikan askerinin vefatıyla sonuçlandı. Korucular 18 saat boyunca şehir içinde doğaçlama pozisyonlarda kaldılar. Amerikan QRF, Pakistan ve Malezya birliklerinin onları kurtarması için yaklaşık 500-1000 arası Somaliliyi öldürmeleri gerekti. Görev ordu tarafından büyük bir zafer olarak göründü fakat birçok arkadaşını kaybetmiş olan Gerrard, geri kalan tabur arkadaşlarıyla beraber askeri bunalım nedeniyle emekliliğe ayrıldı.

Portsmouth’un Kokusu

Geri geldiğinde aldığı bir telefon çağrısı ile annesinin ölüm haberini alıp hızlıca Portsmouth Huzur Evi’ne gider. Annesinin defin işleri halledildikten sonra huzur evi tarafından verilen eşyaları arasında bulduğu fotoğrafta annesiyle babasının Portsmouth tabelası altında Gerrard ile çekildikleri fotoğrafı görür fotoğrafın arkasında ise “Burası artık bizim evimiz” altında da “Sevgili oğlumuz Gerrard” yazmaktadır. Gerrard gözyaşlarını tutamaz ve tekrardan burada kalmaya karar verir.

Yol Gözüktü

Askerden emekliye ayrılan alay arkadaşları ile beraber bir motor kulübü kurarlar. Ekip olarak yaşadıkları olaylardan sonra (Story of D.M.C.) Carlos ile bir gecede Portsmouth’u terk edip Los Santos’a doğru yola çıktılar. I-40 Batı otoyolu üzerinden bir hafta sürecek 3000 millik bir yolculuk yapmışlardı.

Los Santos’ta Devils Sesleri

Evinden bu şekilde uzaklaşmış olmak Thomas’ı mental olarak yormuştu. Yaşadığı olaylar, yeni düzenin stresi ve kulübün başarılı bir yol çizebilmesi için beraber girdikleri bu süreç biraz vakit aldı. Beraber bu kulübe ekleyebilecekleri insanlar üzerine yoğunlaştılar ve geçen 25 yılda kulübü inanılmaz seviyelere getirdiler. Takvimler 2020 yılını gösteriyorken yaşı 59’a dayanan Gerrard, kilo kaybı ve kronik halsizlik sebebiyle gittiği doktordan aldığı bilgi ile şok geçirir. Guatr kanseri olduğunu öğrenen Gerrard bunun erken safhalarında olduğunu ve erken müdahale ile atlatılabilir olduğunu öğrenir. Eve gittiğinde son sigarasını dolabından aldığı birasıyla beraber ailesi ile çocukluğundan kalma bir videokaset izleyerek bitirir. Kalkıp aynanın karşısında “Yeni bir serüvene başlıyoruz” deyip saçlarını sıfıra vurur. Sakallarına dokunmayıp onların dökülmesini izlemek isteyen Gerrard sakallarını da uzatmaya başlar. Doktorun kimyasal tedavi ilacı olarak kendisine verdiği Vandetanib ilacını düzenli olarak almaya ve kemoterapi görmek için hastaneye gitmeye başlar. İlacının düşük olasılıkla tüy dökülmesine yol açma özelliğinden dolayı tüy/kıl dökülme durumu minimum seviyede olan Gerrard hastalığı tamamen yenene kadar saçlarını sıfır yapmayı tercih ediyor.

American Republican bir vatandaştır. Ülkesini sever ve savunur. Trump destekçisidir. 2020’de Oy toplanması için Paleto Bay’de aktif bir rol oynamıştır. Sua Sponte!